DOKUZ TİLKİLİ KAFA…
Çok enteresan, bu adam..
Kolu, bileğine kadar SANJET’te..
Eli, Hüdai kaplıcasında..
Parmağı, hem belediyenin hem SANJET’in muhasebesinde..
Ya ayakları?
Bir ayağı, özel sektör taşeronluğunda..
Diğer ayağı?
Yeni kumpas peşinde sektire sektire gidiyor..
Demek ki, bu adam ayaklarını da, tutamıyor…
Kimisi elini tutamaz...
Kimisi sözünü tutamaz...
Kimi bi şeye göz koyar; gözünü tutamaz...
Kimi yer; boğazını tutamaz...
Bu adam; deveyi bile hamuduyla yutar…
Kimi dilini tutamaz...
Bu adam hiçbir yerini tutamıyor...
 “Yoruldum, emekli olup gideceğim..” demiş...
Gidemiyor tabii...
Tek ayakla...
*
Biliyor ki, gitse geri gelecek…
Getirilecek…
Kanalizasyon şebekesi projeye uymuyor bunun beyninde..
Su şebekesi de…
SANJET desen, arızayı bundan başkası çözemez, kağıt üstündekiler hikaye..
Tüm boru hattı, bunun beyninde…
Yumruğu; Ali Osman…
Bileği; kung fu...
Çenesi; makinalı tüfek...
Çalışanlar, avucunun içinde...
Sermaye; kucak kucak...
Öte yandan:
Musap gibileri, hadi ordan derse…
Yandı gülün keten helva…
*********  
Toparlayalım…
Gözü; bizim ne yazıp yazmadığımızda…
Kulağı; ne konuşulduğunda..
Parmağı; kaplıcada, otelin saatsiz boru hattında, serada, kamyonda, kepçede, naylon faturalarda, iptal edilen tahsilatlarda..
Saatte, eşanjörde….
*
Burun?
Soktu misal; patlayan kanalizasyona...
Kimin ne yediğini dahi bilir…
Vazgeçilmez adamdır…
Yarın yol yapmak için Mustafa’yı, kaldırım için Mutluoğlu’nu, eşanjör gerekirse kendi eşanjörünü, kepçe, kamyon lazımsa taşeronlukta kullandıklarını, boru inşaat malzemesi ihtiyaç olursa Musap gibilerini, çiftliğinde ki inekler süt versin diye vitamin Süleyman’ı çağırmayı planlar…
Kafa?..
İçinde; dokuz tilkinin kuyrukları bir birine değmeden dolaştığı söylenir…
*********  
İkinci Osman dönemi başladı…
Yakında her şey bomba gibi patlayacak…
Bekleyin…
Editör: Haber Merkezi