Cuma günü odakgazetesi.com’da, Cumartesi günü de ODAK’taki köşemde yazmıştım.

Ethem ile ilgili konu malumunuz...

Okumamış olanlar ve bilmeyenler için kısaca özetleyelim.

Erenler’de bir cafe.

Küçük ortak Ethem...

Ethem kim?

AK Parti Gençlik Kolları Başkanı.

Siyasette hangi alanda bir adaylık söz konusu olsa, niyeti olan bir kişi.

Ticareti de çoklu sevmekte.

Cafecilikten emlakçılığa kadar benim bildiğim on kadar sektörde var.

Bizim gündeme aldığımız konu, Erenler’deki cafe işindeki çetrefilli durumlardı.

Neydi o durumlar...

O cafenin bodrum katı resmi kayıtlarda ‘depo’ olarak geçmekte.

Ama adeta disko, bar türünde kullanımları olduğu duyumları gelmişti.

Gönderdik arkadaşlarımızı.

O işletmede görevli olanların tanımadığı muhabirlerimizi elbette.

Neden onların tanımadığı derseniz...

Çünkü o gizli bölüme öyle elini kolunu sallayarak girmek mümkün değil.

Kaçak’ olduğu için...

İllegal kullanım yani.

O bölüme özellikle öğrenciler alınıyor.

Neyse işte o gizli eğlence mekanının görüntülerini tespit ettik.

Daha öncede ODAK İhbar Hattına benzer görüntüler gelmişti.

Olabilir belki birileri iftira atıyor olabilir diye düşünerek kendimizde tespit ettirmiştik.

Haberi yayınladık.

Bunun üzerine AK Parti'nin basın grubundan gazetecilere bir duyuru yapıldı.

O duyuruda Ethem’in o cafede basın toplantısı yapacağı bildirildi.

Ama...

Katılmak isteyen gazeteciler önceden isim yazdıracak, rezervasyon yaptıracaktı.

Bunun amacını biliyorduk elbette.

Arkadaşlarımız isimlerini vererek o davete iştirak edeceklerini bildirdiler.

Sonra da basın toplantısına gittiler.

Orada soru sormanın yasak olduğu öğrenildi.

Sadece Ethem kendi söyleyeceklerini söylemekle yetinecekti.

İşte burada Allah ayaklarına kendiliklerinden dolaştırdı bir kez daha.

Şecaat arz etti Ethem...

Basın mensuplarına o bizim bahsettiğimiz bodrum katı gezdirdi.

Karanlık olmasına özen gösterdiler orayı gezdirirken.

Amaç belliydi...

Orasının bizim haberimizde belirttiğimiz şekilde olduğunun gizlenmesi idi niyetleri.

Fakat bizim muhabirler gece görüşlü kameralarıyla ve cihazlarıyla gün ışığındaymış gibi çektiler görüntüleri.

Tepedeki disko lambası, kenarlardaki masalar...

Sonra bekledik bir gün.

Cuma günü 11.11 haberimizde konu ile ilgili yazımı yazdım.

Binlerce okuma ve yüzlerce tebrik mesajı-telefonu aldık.

O günkü yazımın son bölümünde şunu yazmıştım;

Ethem...

Pazartesi senin diğer icraatlarında buluşmak üzere.

Bu yazımızdan sonra telefonlarımız susmak bilmedi.

Kimi tebrik ediyordu, kimi de aklınca üstü kapalı mesaj vermeye çalışıyordu.

O gün değerli dostum, Osman Ulupınar’ın babası Adem Ulupınar’ın cenaze namazına katılmak için Güney Beldemize gitmiştim.

Yolda iken kıramayacağım bir yakınım aradı.

Bir konu olduğunu ve o konu hakkında görüşümü almak istediğini söyledi.

Cenaze namazından sonra Gazete Binamıza geldiğimde haber vereceğimi söyledim.

Geldiğimde aradım.

Kısa bir süre sonra geldi.

Yakınım olduğu için arkadaşlarımız hemen odama almışlar.

Ben onların bulunduğu yere geldiğimde ne göreyim...

O yakınım ile birlikte Ethem...

Oturduk.

Ethem sordu, ‘Abi benim bir yanlışım mı oldu sana? Neden bana vuruyorsun abi? Varsa bir hatam özür dilerim’ dedi.

Allah var, bana karşı bir yanlışı olmamıştı.

Zaten şahsıma veya aileme karşı bir yanlışı da olsa, bunun hesabının sorulacağı yer ne gazetemizdeki-haber sitemizdeki köşemiz ya da sütunlarımızdır, ne de televizyon ekranımızdır.

Habercilik şahsi egoların tatmin edileceği, ya da şahsi hesaplaşmaların görüleceği alan değildir.

Yanlış olan konuların medyada yer almasından doğal bir şeyin olmadığını anlattım.

Bu konularla ilgili de haberde yer almayan bazı detayları da aktardım kendisine.

Önce kızardı, bozardı...

Sonra kendini toparladıktan sonra başladı işleriyle ve partiyle olan durumlarını anlatmaya.

Dinledim hepsini...

Sonra bir kaç soru sordum kendisine;

-          Yazdığımızda bir yanlış var mı?

HAYIR ABİ’

-          İftira mı ettik?

HAYIR ABİ’

-          Hangi ifade yalan?

DOĞRU ABİ

-          O depoda bu tür etkinlikler olmuyor mu?

OLUYORDU ABİ

Peki neden basın toplantısı yaparak yalanladın haberimizi? diye sordum bu kabullenmesinin ardından.

Bazı parti ileri gelenlerinin ‘Çık basın toplantısı yap, açıkla elinde belge varsa’ diye kendisine baskı yapıldığını, o nedenle basın toplantısı yapmak zorunda kaldığını söyledi.

Bir çok şey anlattı.

Samimiydi anlatımlarında.

Öncelikle şunu ifade edeyim.

Amacımız hiç bir zaman kimseye haksızlık yapmak, karalamak olmamıştır.

İftira da atmayız, yalan haberde yapmayız.

Zaten o nedenle;

ODAK YAZARSA DOĞRUDUR

ODAK BELGESİZ BİLGİSİZ HABER YAPMAZ mottosu oluşmuştur, beyinlerde yer etmiş, kalplerde yer bulmuşuzdur.

Ayrıca...

Amacımız aslında öncelikle Devletimizin kurumlarını korumak ve onların imajlarının zedelenmesinin önüne geçmektir.

Çünkü...

Ethem’in küçük ortak olduğu bu işletme ile ilgili ‘Oraya kimse dokunamaz, orada gayri yasal ne olursa olsun kimse dokunamaz onlara’ şeklinde yerleşmiş olan kanaat, Devletimizin tüm idarecilerini ve o kurumları zan altında bırakmaktaydı.

*

Haberimizden sonra yaşanan gelişmeler...

odakgazetesi.com’da çıkan ilk haberimizin ardından Afyonkarahisar Belediyesi ekipleri aynı gün o cafede denetim yaptılar.

Yazdıklarımızın harfiyen doğru olduğu tek tek tespit edildi.

Ertesi gün...

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ilgili birimleri de o cafede denetim yaptılar ve onlarda kolonların yerlerine kadar tespitlerini ayrıntılı şekilde yaptılar.

Neden kolonlara kadar incelendi derseniz...

Biliyorsunuz daha önce bir kaç müessif olayda bazı işletmecilerin bina kolonlarını kestikleri ve facianın bu nedenle olduğu raporlara yansımıştı.

Zaten Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da bu tür konulara özel bir önem vermekte ve tüm ilgilileri uyarmakta.

Cumhurbaşkanımızın bu konudaki sözlerini de Cumartesi günkü gazetemizde hemen köşemin yanında verdi arkadaşlarımız.

Hafıza tazelemesi yaptık...

Bu arada...

Afyonkarahisar Emniyet Müdürümüz Mahmut Ay ile Afyonkarahisar Emniyet Müdürlüğü (KOM) Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünü ve ekiplerini tebrik ediyorum.

Görevlerini layıkıyla yaptılar.

Neden tebrik ettiğimi onlar iyi biliyorlar.

*

Şimdi...

O ‘Depo’ olarak kayıtlı aslında gayri yasal etkinlikler için kullanılan o yerin bundan sonra o amaçla kullanılma imkanını ortadan kaldırmış olduk.

O cafe ile ilgili hangi gayri yasallıklar varsa hepsi ilgililerce tespit edildi.

Kimsenin boynunun şirin gözükmek adına bükkünlüğüne aldanmayarak elbette gereğini yapacaklardır.

Ethem’e gelince...

Bana ‘Abi’ diye hitap ettiği için ona bir tavsiyede bulunayım.

Ethem’cim;

Bu ortaklarının veya diğer işlerdeki ortaklarının sana olan iltifatlarının, onlarla ortaklık yapmanla çok mutlu olacaklarını ifade etmelerinin;

Senin ticari başarıların ve şahsiyetinle ilgili olmayıp, makamınla alakalı olabileceğini bir düşün.

Sonra...

Bana sorarsan böyle on parmağında on iş sektöründe olmaktan vazgeç ve bir işe odaklan.

Böylelikle hem temsil ettiğin siyasi partiye daha faydalı olursun, hem de odaklandığın tek ticari işinle daha başarılı olabilirsin.

Siyasete daha çok vakit ayırabilme imkanın olur.

AK Partide siyasi işleri için var diye söyleyenlerin o ithamlarını da boşa çıkartmış olursun.

Bu benim şahsi düşüncem.

Sen aynı anda on tane tavşanı kovalamakla onları yakalayabileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.

Aynı anda iki tavşanı kovala, bak bakalım sonuç ne olacak...

Birisini bile yakalayamazsın Ethem’cim.

Ve tavsiyelerimden birisi de böylesine çetrefilli işlerin olduğu o şirketten ayrıl Ethem’cim.

Çünkü o şirketin kuruluş gayesi bile senin inancına aykırı.

AK Partinin siyasetine de ters o şirketin kuruluş amacındaki o maddede yazılı olan iş...

Anladın dimi neyi kast ettiğimi?

Bırak o akıllı ortağın kendi başına yağan karları kendi eritsin.

Senin siyasi gücünden istifade etmeye kalkarak hem partine, hem de şahsına verilen zararı sona erdir.

Seni kalkan olarak kullanmalarının önüne geç artık.

Bak zaten işe de yaramıyor.

Çünkü...

Kanunsuzluğa asla müsamaha etmeyecek olan hem Valimiz, hem Belediye Başkanımız, hem Emniyet Müdürümüz var.

Hem de ODAK var.

*

Günün sözü

Nereye gideceğini bilmiyorsan,

Rüzgar dostun olsa ne fayda...