HIRS VE İHTİRAS!..

Develere çöl gemileri derler.. Bu mübarek hayvan üç hafta yemeden, içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür.

O kadar dayanıklıdır yani..

Develerin çok sevdiği bir diken vardır.

Gördükleri yerde o dikeni koparır, çiğnemeye başlarlar.

Dikenin iğne gibi ucu devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar..

Tuzlu kanın tadı dikeniyle karışınca bu devenin daha çok hoşuna gider..

Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve..

Bunun adı “harese”dir.

Hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.

Bunu neden anlattım?

İçimizde, birilerin koltuğuna, makamına göz koyan öyle deve adamlar var ki!..

Koltuk sahibinin yanında görünen, talepleri yerine gelmeyince; diken yiyip geviş getiren deve gibi adamlar var ki!..

Hızla kan kaybediyorlar..

Etrafındaki üç-beş kişiyle entrika çevirip, yanında göründüğü makam sahibi hakkında dedikodu yayan; dedikodu çarşıda konuşuldukça geviş getiren ve geviş getirdikçe, kendini bitirdiğini hala anlayamayan öyle adam görünümlü develer var ki!..

Makam sahibi başkan.. Başkan sayesinde yer kapmış, ancak; hırsından başkana “başkanım” demeyen, etrafa kendini başkanın başkanı gibi lanse etmeye çalışan öyle çift hörgüçlü adamlar var ki: dikeni yemiş, deve gibi geviş getire getire hızla yok olmaya mahkumlar..

Bunlar “durun, kendi kendinizi bitiriyorsunuz” demekten anlamıyor..

Çünkü; biz zamanında hatırlattık, bir ara sustular..

Ancak susuz kaldılar ki; tekrar diken yemeye geviş getirmeye başladılar..

Son defa hatırlatalım: “Hırs ve ihtirasınıza yenik düşüyorsunuz, kendi kendinizi bitiriyorsunuz, aklınızı başınıza alın”

Harese’nin ne olduğunu tekrar tekrar okuyun!

Ki; devenin sevdiği diken, aklınızdan çıkmasın!.