SANDIKLI’DAN..

Bir muhtar telefon açtı..
Sandıklı Tarım İlçe Müdürlüğü elemanlarının, patates eken köylülere “patatese destekleme primi yok” bilgisini verdiklerini aktardı..
Oysa, patates ekene destekleme primi yıllardır devam ediyor.
Mesela “sertifikalı tohum” alan çiftçiye dekar başına 80 lira, ayrıca 15 lira da gübre ve mazot desteği veriliyor..
Diğer taraftan, Sandıklı Ofis (TMO) yetkililerinin çiftçilere; yazlık ekim kalkmadığı halde “yazlık ekim, yok” dediklerini ifade eden muhtar, çiftçilerin doğru bilgilendirilmediğini anlattı..
İddialar doğruysa, durum çok vahim..
Referandum öncesi, köylünün yanlış bilgilendirilmesinin altında ne olduğunun araştırılması gerek..
İlgilere duyurulur..

ÖZTOPBAŞ’DAN CEVAP GELMEDİ..

Anlaşılan zor soru sorduk, Sandıklıspor Başkanı Mehmet Öztopbaş’a..
Başkan olduğunda Sandıklıspor’u tekrar 3.lige çıkaracağını vadetmişti..
Maalesef bu güzide kulüp, galibiyete hasret kaldı..
Sandıklıspor’a,  BAL’da oynayan bir takım için gerekli bütçenin kat be kat üstünde para harcandığı söylendi..
Harcanan milyonu aşkın paranın kaynağını sorduk, başkan Öztopbaş’a..
Cevaplayamıyor, topu taca atıyor..
Nazmi Durgun’un, kulüp başkanı gibi hareket ettiğini ve harcamaları hususunda uyardık..
Öztopbaş’a bu konuları sık sık hatırlatacağız, cevap verene kadar..

******** 
Sandıklı’da aşçı Selim Altınkulaç Şuhut’un Başören köyünden, Mesut Durgun Kalecikli..
Huzurevinde, soyadları Altınkulaç olan 5 personel Şuhut’un Başören köyünden Selim Altınkulaç’ın akrabaları ve Kalecikli Mesut Durgun’un yakınları..
Huzurevine alınan bu 5 personeli işe aldıran ve hamiliğini yapanlar Selim ve Mesut efendiler..
Selim ve Mesut efendilerin arkasında, Mehmet Öztopbaş ve gurubunun olduğu söyleniyor..
O kadar yoğun iddialar var ki, sırası geldikçe yazacağız..
Sandıklı sahipsiz değil..

BOYASI DÖKÜLENLER!..

Çakalın biri boyacı küpüne düşmüş ve rengârenk bir halde ormana dönmüş.
Onu gören orman ahalisi ilk defa gördükleri bu renkli hayvana biraz hayranlıkla biraz da çekinerek "Sen kimsin" diye sormuşlar.
Diğer hayvanların kendisini tanımadığını ve çekindiğini gören çakal "Ben yeni kralım" diye cevap vermiş.
Az bir kesim karşı çıksa da orman ahalisi ilk defa gördükleri bu hayvandan etkilenerek onun krallığını kabul etmişler.
Çakallar durumu anlamış ama kendilerinden biri kral olacağı ve kendilerine iltimas sağlanacağı için susmuşlar.
Tüm hayvanlar toplu halde ormanın en yüksek tepesinde yaşayan aslanın yanına gidip yeni kralı takdim etmişler.
Aslan durumu anlasa da, diğer hayvanların ona olan teveccühünden dolayı ses çıkaramamış ve çakala dönüp, "Tamam artık kral sensin ama ben de bunca yıllık kralım, müsaade et bundan sonra da vezirin olayım" demiş.
İşini aslana yaptırıp krallığının tadını çıkaracağını düşünen çakal bu teklifi kabul etmiş.
Günler böyle geçerken bir gece dolunay çıkmış ve tüm çakallar ulumaya başlamış, bizim kral çakal da fıtratının gereği çıkmış en yüksek tepenin uçurumunun kenarına ve başlamış ulumaya.
Tüm hayvanlar onun uluduğunu görmüşler.
Herkesin her şeyi gördüğünden emin olan aslan da yaklaşıp pençesiyle çakalın ensesinden tutmuş.
Çakal şaşkınlık ve korkuyla "Beni nasıl tanıdın" diye sorunca, aslan "Ben senin çakal olduğunu hep biliyordum da millete nasıl anlatacağımı bilmiyordum, şimdi herkes anladı" diyerek çakalı uçurumdan aşağı atmış. 
Günümüzde de, boyası dökülen çakallar tek tek ortaya çıkartılıyor..