Saygı için tepinenler..

Bir işin var, işi yapacak büroya gidiyorsun, 5 bin liraya pazarlık yapıyorsun..

İlgili yere gidip ”A bürosuyla anlaştım işlerimi yaptırıyorum, iki gün sonra belgeleri getiririm” diyorsun..

“Yok o büro yapamaz, dolapçıya gideceksin ne isterse itiraz etmen vereceksin, ki; işin hemen hallolsun” diyorlar..

Ne yapacaksın? İşin hallolması lazım, mecburen dolapçıya gidip talep ettiği 15 bini veriyorsun..

İşin ertesi gün tereyağından kıl çeker gibi bitiyor..

Diyeceksiniz ki, “Veren razı, alan razı. Seni ilgilendiren ne?”

Beni ilgilendiren; bunların cemaatçi bilinmeleri ancak eylemlerinden de anlaşılacağı üzere inançsız ve imansız olmaları!..

**

Zor bir soru:

Sandıklıspor için büyük bir şirketten 100 bin lira bağış alındı mı?

Alındı ise makbuz kesildi mi?

Cevabı kolay: ya evet denir ya da böyle bir konu yok denir..

Cevap verilmezse, olaki; “Gür..”le me nedir, diye sorulabilir..

**

Gelelim başlık konusuna:

Her yere kocaman reklam levhalarını dikmişsin..

Bastırdığın broşürüne baktım; güya “kudretli” görünesin diye en çılgın bakışlı fotoğraflarını seçmişler..

Kontrolsüz bir nabız atışı ile geldiği yeri hazmedemeyen deli bakışları..

Ne yapsan olmuyor..

Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün, basitliğin, doyumsuzluğun her şeyin önüne geçiyor.

Sadece çalma, çırpmaya, vebal almaya işleyen kıt aklın bile durup durup sana “Saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik” diye fısıldıyor.

Bu fısıltıyı duydukça iyice kontrolden çıkıyorsun. İşçilerin bile sana itibar etmiyor..

“Bana saygı duyun..” diye tepiniyorsun ama olmuyor.

Olmuyor işte.

En yakınındakiler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine, insanlıktan çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar. En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler kaldı sadece çevrende..

Bir de bir insafsızın gölgesi ardında kirli oyunlarını yürütenler.

Boşsun, bomboşsun. Bir genelev fedaisi kadar ruhsuz ve hoyratsın. Kabadayılığın da hikâye, dobralığın da yalan, delikanlılığın da naylon..

Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş.

Tefecilikten, alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini..

Bilemedim, kimsin sen?

Sosyal bir yaşantın yok..

Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili “İmanlı, inançlı, iyi, dürüst, vicdanlı adamdır.” demiyor?

Yoksa sen, sis perdelerinin ardında kripto bir adam mısın?

Olmayan biri misin yoksa sen; Fetö laboratuvarda mı imal edildin?

Maklube davetlerinde mi programlandı hastalıklı beynin?

Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin?

İftira, şirret ve cehaletten beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğinle, tertemiz beyinlerin yıkamasına vesile olmak için mi soyundun eğitimciliğe..

Duyduk ki şimdi de “ispiyonculuk” oynuyormuşsun.

İftiracı şahbaz..

Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden memlekete bir fayda gelmez ancak fetö sümüklüsünün kuklası, olabilirsin..

Senin bütün bu defolarına göz yuman, sahnede tutanların işine fazlasıyla yarar senin gibi bir soytarı..

Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun. Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun. Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire höykürüyorsun..

İyi de sen daha ne istiyorsun?

Bilemedim, kimsin, nesin sen?..

Şakşakçı gizli ortağın rahat koltuğunda basen büyütüyor. Bu kadar da olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından ediliyor..

Gencecik üniversite mezunları işsizlikten sürünürken, troller işe alınıyor..

Karşındaki adamı zayıf görünce kusuyorsun da kusuyorsun..

Neden, bu kinin?

Nereye doğru gittiğinizi bir gün olsun düşündünüz mü?

Olmayan vicdanınla bir gün olsun kendine “Acaba biraz ileri mi gidiyorum” diye sordun mu?

İtikadınız da yalan, imanlı olmanızda yalan biliyoruz.

Ama bir gün olsun “Ya hesap günü varsa” diye endişelendiğiniz oldu mu?

Evet var. Hesap günü var. Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, azmışlığın, o hesap gününü biraz daha yaklaştırıyor.

Artık Allah’ın ve kullarının gözüne batıyorsunuz kendini bilmezler!..

Fazla parazit yapıyor, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsunuz..

Yetmezmiş gibi bir de kibir yapıyorsunuz, işte bu hiç çekilmiyor..

Havuzcular şu kontrolsüz kibrinizi bırakın..

Maddeci olmayı bırakın, önce insan olun, insan..

Et kafa sende, yemekçi sende, koyun tüccarı sende, elektrikçi sende, Hibo sende…

Vatandaşın gözü sizlerin üzerinde..

**

Hakk’ın rahmetine kavuşan Akharım Belediye Başkanı Eşref Ünsal’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim..

**

Hayırlı günler..