TÜRKLERDE BAYRAM VE DİNAR HALKI

TÜRKLERDE BAYRAM VE DİNAR HALKI

Bayram, bayramlaşma ve bayram eğlenceleri Türk toplumun en eski gelenek ve göreneklerindendir. Biz bayram kavramına ilk defa XI. yüzyılda Kaşkarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-ı Türk isimli eserinde rastlıyoruz. Bu eserden edinilen bilgiye göre; Hun Türklerinde de, Göktürklerde de, Uygurlarda da bayram kutlaması önemli bir gelenektir.[1]  Divan-ı Lügat-it Türk’teki ifadeye göre, “Bayram; eğlenme, gülme ve sevinme günüdür.”

Türk milletinin tarihi gelişimi içinde milli, dini ve yerel olmak üzere üç çeşit bayram kutlamasıyla karşılaşılır. İslamiyet’ten önce Türklerde baharın gelişi milli bir bayram havasında kutlanır. Öbür yandan İslamiyet’ten önce Türklerde Gök Tengri inancı vardır. Dolayısıyla eski Türkler Gök Tanrı’ya adaklar adar, kurbanlar keserler. Bu Türklerde İslamiyet’ten önce de dini bayramların olduğunu gösterir.

Türklerin Ergenekon’dan çıkışı, daha sonraki nesiller tarafından milli bir bayram olarak yıllarca kutlanılmıştır. Türk Dünyası’nda bazı Türk boyları Ergenekon’dan çıkışı ve baharın gelişini birleştirerek “Nevruz” (yeni gün) bayramı olarak kutlamışlardır. Bu kutlamalar bugün de Türk coğrafyalarının bazı bölgelerinde yaşatılmaktadır.[2]

İslamiyet’ten sonra bir yandan eski milli bayramlarımız devam ederken, bir yandan da İslam inancının dini motifleriyle milletimizin sosyal hayatına Ramazan ve Kurban bayramı gibi çok önemli iki dini bayram girmiştir.

Bunun dışında çok geniş bir coğrafyada altı yüz yıl hüküm süren, hükümran olan Türk milleti önemli tarihi ve milli olaylar yaşamıştır. Milletimizin kaderiyle yakından ilgili olan bu milli olaylar, zaman içinde milli bir bayram olarak kutlanılmaya başlamış ve gelecek nesillere yön verilmeye çalışılmıştır.

İster dini, ister milli, isterse yerel olsun bayramlar; toplum fertleri arasında dayanışmayı, yardımlaşmayı, aynı duyguları paylaşmayı amaçladıkları ve toplumu ortak değer yargılarında buluşturdukları için çok önemlidir.  Diğer bir söyleyişle; milli ve dini bayramlar, toplum fertlerinin birbirine sevgi, saygı, yardımlaşma duygularıyla yakınlaştığı, birbirinin gönlünü aldığı, güzel ve özel günlerdir. Ayrıca bayramlar mutluluğun, huzurun, birlik beraberlik ve kardeşlik duygularının artarak pekiştiği, insanların neşelendiği, sevinçle gönüllerinin ve ruhlarının canlandığı, zindeleştiği, huzura kavuştuğu günlerdir.

Milli bayramlar, millet olma şuurunu; aynı kaderi, aynı sevinç ve tasayı yaşama gücünü artırır. Dini bayramlarımız da; İslam Dini’ne inanmış milletimizin birlik, beraberlik içinde; dostluğu, kardeşliği çıkarsız bir şekilde paylaştığı günlerdir.

Dinar, tamamen Oğuz boylarının oluşturduğu, Oğuz gelenek ve göreneklerinin hâlâ varlığını ve canlılığını koruduğu bir yerdir. Dinar, eskiden beri yeniliklere açık olmakla birlikte; aynı zamanda köklü gelenek ve göreneklerini de tavizsiz yaşayan ve yaşatan ender yerlerdendir. Dolayısıyla gerek dini, gerek milli ve gerekse mahalli bayramlar, Dinar’da dünden bugüne olanca canlılığı ile yaşamaktadır. Ancak bu süreçte bayram kutlamalarında, gelenek ve göreneklerde kaçınılmaz olarak bazı değişiklikler yaşanmıştır.

Saygılarımla.

[1] Eski Türklerde bayram ve Festivaller- Salim Koca

[2] Eski Türklerde bayram ve Festivaller- Salim Koca