Koltuğun değeri..
Koltuk ile ilgili en güzel ifade, “Şeref-ülmekan, bil mekin..” dir..
Yani, mekânın şerefi, orada oturanlardan gelir..
Koltukta oturan;
Şeytanın yolunda nefsinin esiri olmamalı, hırstan nefretten, kinden uzak kalmalı.
Eğri oturmalı, doğru konuşmalı, hak ve adalet dağıtmalı..
Uzaklaştırmamalı; yakınlaştırmalı.
Ezmemeli, hiç kimseyi hakir görmemeli, haddini ve yerini bilmeli,
Bölmemeli, ötekileştirmemeli..
İki dinlemeli bir söylemeli, sağlam adım atmalı geri adım atmamalı..
Şair Baki'nin:
"Öldünse ey Baki,
Değildir Cihan mülkü Süleyman'a baki,
Buna çarkıfelek derler,
Ne sen baki ne de ben baki." dizelerini, ezbere bilmeli..
"Kamış ses verince 'Ney' oldum sanır.. İp gerilince 'Yay' oldum sanır.. Sarayda oturmakla padişah olmaz kişi.. Abdal ata binince 'Bey' oldum sanır" durumuna düşmemeli.
Oturması kalkması konuşması ve yaşantısı ile örnek teşkil etmeli..
Tehdit etmemeli, çamur atmamalı, adamına göre muamele yapmamalı, kimsenin ekmeğiyle oynamamalı..
Hata etmişse, özür dilemenin fazilet olduğunu bilmeli..
Eğer bilmiyorsa; "Oğlum ben sana koltuk olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim" kıssasını öğrenmeli..
Ne ekerse onu biçeceğini unutmamalı..
Ve muhakkak o koltuk ki; cenazelere gitmeli, mezarları gezmeli..
Kendinden öncekileri, kendini vazgeçilmez sanan koltukları, sırt üstü ve sessizce yatarken görmeli..
Şu an için vazgeçilmez gibi görünen o koltuğun, öyle ya da böyle bir gün altından kayıp gideceğini bilmeli..
Yani.. Koltuk için gömlek önemli, bol gelmemeli..
**
Kabak tadı..
Ya besleme guru..
Lahana gibisin valla.. Kat kat… İçin gözükmüyor…
Kendini Kaf Dağında sanan hangi çivili makam sahibiyle, hangi örgütle, hangi amaçta, kimlerle, daha nasıl paralellerle iç içesin?..
Hiç utanman yok!
Zeytinyağı gibisin..
Hep üste çıkıyorsun..
Bir rezalet ortaya çıktığında “bakalım şimdi nasıl cevap verecek?” derim…
Çok geçmez.. Zeytinyağı üsttedir…
Biz ise boynumuzu büküp “Biz yapmadık” diyesimiz gelir…
Ya guru guru..
Maydanoz gibisin..
Söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama.. Girmediğin, burnunu sokmadığın, bilmediğin, karışmadığın, mok atmadığın bir tek şey yok…
Her şeye maydanozsun…
Ve işin kötü tarafı:
Karpuz gibisin..
Dışın yeşil.. Din, iman…
Ama vatandaşın kurumla olan işiniz zora sokarak, işini çözmek için avantaları toplarken, spor için toplanan paraları kardeş ve et kafa ile iç ederken, nereden geldiğini düşündün mü hiç? Mal kaçırmak için hisselerini devreden düzenbazdan ne farkın var?
Senin için kan kırmızısı, kan…
Öte yandan; dolmalık biber gibisin hani…
İçin boş…
Her geçen gün bir haltınızı ortaya çıkarmaktan geri adım attırabildiniz mi, bana?
Ya guru guru..
Benim hakkımda yazdıkların palavralardan hiç rahatsız olmuyorum bunu bilesin..
Ben verilmesi gereken hesabımı verdiğimde muhtemelen senin altına kum bağlıyorlardı..
Allah’tan başka kimseye verecek hiçbir hesabım yok..
Ya guru guru..
Sen düdüklü tencere gibisin..
Ağa başkanın pişiyor, sen ötüyorsun..
**
Nihayet..
Kabak gibisin guru..
Kabak tadı verdin, yeminlen..
**
Sorulara cevap vermekten kaçan korkaklar..
Bu film uzun, bitmez..
**
Hayırlı Cuma’lar..